24 Ekim 2015 Cumartesi

Atatürk olduğu için; Atatürk’tür!..



Atatürk olduğu için; Atatürk’tür!..

Prof. Dr. Öner Samanlı
ATATÜRK ENSTİTÜSÜ
Kurucu Üyesi
Siyaset Bilimi Uzmanı

Çalınan bir yazımın ardından;

İnternette gezen paylaşıma göre ismi bilinmeyen bir ortaokul öğrencisi bu makalenin alt kısmında yer alan “İŞTE O YAZI” bölüm başlığı yaptığım ve benim o zaman “Atatürk olduğu için, Atatürk’tür!..” başlığını kullandığım yazımı güya kendi yazmış ve okulunda bir panoya asmış.

Paylaşımcıların çoğunluğuna göre güzel ötesi sayılan ve çokça da beğeni alan bu yazıyı okuyunca en çok şaşıran ben oldum.

Beğeni yapanlardan birisi yorum olarak; “İnanılmaz güzel ve farklı bir bakış açısı” diye yazmış.

Başka bir kişi ise; “Bu ülkede yaşayan her insanın bağımsızlığını ve demokrasisini borçlu olduğu insandır,  Mustafa Kemal” demiş.

www.ataturksitesi.com ve www.ataturksitesi.net  internetin en kapsamlı “Atatürk Bilgi ve Belge Bankası” tanımlamalı siteleri internet ufkunun Türkiye’de açıldığı yıl, 12 Nisan 1993 de,  64 Kbps kapasiteli kiralık hat ile, ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı sistem salonundaki yönlendiriciler kullanılarak, ABD’de NSFNet (National Science Foundation Network)’e TCP/IP protokolü üzerinden Türkiye’nin ilk internet bağlantısı gerçekleştirildiğinin beş yıl sonrasın da, 1998 yılında kurmuştum.

1995 li yıllarda internette basit 8-10 sayfa/içerikli bir siteyi henüz yeni yola çıkmış web tasarımcılara yaptırabilmenin bedeli 1000-1500 ABD doları karşılığı liraydı.

O yıllarda görevle Mersin’de bulunuyordum. Büyük bir daire kiraladım, hantal, ağır monitör ve kasalardan oluşan o zamanın, ABD doları karşılığı satılan bilgisayarlarından 10 adet satın alarak bir web atölyesi kurdum.

Sonra ulusal yayınlı gazetelere verdiğim ilanlarla deneyimli web kadrolarını oluşturdum.

Gazetelere verdiğim ilanlarla kıyıda köşede kalmış Atatürklü resimleri, bilgileri ve benzeri dokümanları kimi sahiplerinden,  kimi kolleksiyonerlerinden, kimi de sahaflardan satın alarak, ödediğim teliflerle sitemiz için arşivledim.
Adı geçen siteleri ilk başta 10,  sonrasında 100,  devamında 1000,  kısa bir süre zarfında 200 binli sayfalara ulaştırmayı başarmıştık.  Yıllar sonra bu devasa sitenin 20 milyon civarında dokümanla, resimli, videolu bir veri tabanı oluşmuştu.

Sık sık İslami adlarla tanınan illegal çetelerce site saldırıya uğruyor olsa da bizler yine de siteyi canlandırmayı başarıyorduk.

Reklam almak gibi bir olguyu Atatürk sitemize asla yakıştırmıyor olmamız maddi destekler bulmamızın da önünü kesmişti.

Geçen yıllarda bu sitemize çok övgüler, çok ödüller aldık.

Dünyanın en kapsamlı “Atatürk Bilgi ve Belge Bankası” olmayı hak etmiştik.

1998 de başlayan bu yolculuğumuz, 15. yılını tamamladığında ve tarihler 2013’ü gösterirken www.ataturksitesi.com-net  20 milyon sayfalık bir içeriğe sahipti.  

Ziyaretçi trafiğindeki sayı ise 219 Milyon küsur civarındaydı.

Kendimizce bir de slogan belirlemiştik;  “Sözde değil Özde, Rozette değil Yürekte Atatürk Sitesi”

Bu sloganımızda iyi tutmuştu. Bir gün büyük bir ulusal gazetenin manşetinde dönemin genelkurmay başkanı aynen bu sloganımızı söyleminde kullanmış ve bazı yerlere sanıyorum ki mesajlar iletmek istemişti.

O günlerden sonra, kamuoyunda da bu slogan çok dillenmişti.

Atatürk sitemiz güçlü bir elektrik trafosu gibi enerji savururken diğer taraftan da bendeki tüm yakıt stoklarını tüketmişti.

Tüm maddi ve manevi varlığımı kimseden yardım talebim bile olmaksızın bu sitelere harcayan ben ekonomik çöküşe girdiğim için yürütmekte ayakta tutmakta zorlanınca çözüm arayışlarım başlamıştı.

Önce CHP ve ADD’nin kapılarını çaldım. Bizim sitelerimizde Atatürk köşelerimiz var diyerek destek isteğimi geri çevirdiler. Yazdığım yazılara yanıt vermediler.

Ulusal Kapsamlı varlıklı dernek ve sendikalara yaptığım müracaatlarımla bu siteye sahip çıkın başkaca bir şey istemiyorum diyerek ilettiğim tüm beklentilerime de çözümlü cevaplar alamadım.

Ancak o günlerde hiç unutamayacağım bir ileti, bugünlerde müritleriyle ve tavşancık kızlarıyla namlınmış,  entelektüel görünümüyle maruf tarikat mensubu zatın teşkilatından geldi.

Tekliflerinde siteyi kendi mecralarına tüm haklarıyla devretmemi isteyerek, taleplerini şu unutamayacağım sözlerle sonlandırmışlardı.
“Hocam bize siteyi tüm haklarıyla ve içeriğiyle devrediniz sizi ihya edelim!” İhya, ortaokuldan arkadaşımdı ama böyle bir durumda karşımda olması şaşırtmıştı beni.

Atatürk ile ilgili büyük emekler verdiğim bir siteyi nasıl olur da satabilirdim.

Atatürk ile ilgili büyük emekler verdiğim bir siteyi nasıl olur da menfaatim için kullanabilirdim.

Üstelik o teklifin geldiği mecralara asla bir iletimim olmamıştı. Nasıl öylesi bir özelimi bilerek teklif sunmuşlardı bunu da hala bu yaşıma kadar çözebilmiş değilim.

Tabii elimin tersiyle fazlası gelişmelere de muhatap bile olmadan, bu büyük maddi teklifi ret etmiş olmaktan hiçbir zaman pişman olmadım.

Sitenin ziyaretçi trafiğindeki sayıları gün gün izleyen ben 219 milyon 999 uncu sayıya gelince siteyi önce yayınında durdurdum, sonrasında 220 milyonuncu son ziyaretçisi olarak gözyaşlarım arasındaki, “Türkiye ve Dünyanın en kapsamlı Atatürk Sitesi”nin Editörü olmak mutluluğuma, önümdeki sek duble rakıya fon dip yaparak son verdim.

Yıllarımızı, emeklerimizi, paralarımızı akıttığımız o devasa www.ataturksitesi.com-net  sadece bir “delete” komutuyla sekiz on dakikada sanal boşlukta yedeksizce yok olmuştu.

Bilişim uzmanı bir dostum sitenin tamamının tam anlamıyla okunup izlenmesi için asgari 6 aylık aralıksız süreye gereksinim olduğundan söz etmişti.

Oya final sekiz, on dakikalıktı.

220 milyonuncu ziyaretçi ise; Öner Samanlı isimli, hackerliği kesinlikle bilmeyen, Atatürk ilkeleri savunucusu, küskün bir eğitim emekçisiydi.

Tüm bunları neden sizlerle paylaştım sanıyorsunuz?

Yukarıda yazmadıklarım için. İnternette her şeyin engelsiz herkes tarafından hırsızlığının yapılabildiğini o büyük emekler verdiğimiz, telifler ödediğimiz dokümanların başka başka sitelerde yer aldıklarını gördüğüm için.

Nice makalelerimin aşırılıp da altında başkaca isim ve imzalara rastladığım için.

Bu nedenle eğer doğruysa bir ortaokul öğrencisinin üstelik Atatürk içerikli bir yazımı aşırmasına hiç de tavır almadım.

Ne güzel o isimsiz öğrenci, Atatürk adına yazılmış bir güzel yazımın altına adını yazıp okulunda paylaşmış, başkaca birileri de alıp bu kez o yazımı milyonlarca ziyaretçisi olan bir sosyal paylaşım sitesinde paylaşarak güzelliğe güzellikler katmış.

Ben başka bir pencereden bakarak esasında o çocuğa teşekkür de etmek istiyorum.

Çünkü o çocuk bendeki adıyla; “ Atatürk,  Olamazsınız ki, Atatürk Kim, Siz Kimsiniz?” yazımı bir şekilde okumuş, yazımı biraz biraz değiştirmiş, yazıma başkaca bir başlık vermiş ve Atatürk sevgisinin yansıması olarak da paylaşmış.

Keşke ülkemin tüm insanları büyük Atatürk’ün “Nutuk”unu okusalar, okuduklarını kendileri yazmış gibi orada burada dillendirseler, paylaşsalar.

Atatürkçülük güneşinde aydınlanmış olsalar.

Teşekkür ederim sana yazımı aşıran çocuk.

Teşekkür ederim. Keşke adını bildirebilsen, o yazımın tüm içeriğinin altına senin adını yazabilmeyi gerçekleştirebilsem.

Sen bunları yapmamış olsaydın, ben içimdeki kanayan ırmaklarımı okurlarımın uçsuz bucaksız denizlerine aktaramazdım,  www.ataturksitesi.com-net’in ölümünün öyküsünü paylaşamazdım.

Teşekkür ederim evladım, istediğin zaman Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin aydınlığındaki yazılarımı oku oku çal, çal çal oku ve paylaş…
  

Buyurun şimdi okuyun!

Çocuğun başlığıyla “İŞTE O YAZI” ya da; benim “ATATÜRK,
 OLAMAZSINIZ Kİ, ATATÜRK KİM, SİZ KİMSİNİZ?” yazım.

Atatürk olduğu için; padişah ona Trablusgarp Cephesinde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiştir.

Atatürk olduğu için; halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej eşliğinde Mercedeslerle gezememiştir.

Atatürk olduğu için;  Anadolu’da, kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayısta Samsuna ayak bastığında dönüp arkasına baktığında gördüğü vapuru, transatlantiklerden birisi değildir.

Atatürk olduğu için; ayağında markalı spor ayakkabıları ya da kovboy çizmeleri, kot blujeanı olmamıştır.

Atatürk olduğu için; sevgilisinin elinden tutup, hasılat rekorları kıran bir sinema filmine gidememiştir.

Atatürk olduğu için;  Yunanlıları İzmir’den kovaladığından sonra timsah yürüyüşü yapamamıştır.

Atatürk olduğu için; kazandığı her savaştan sonra, meydanlara fırlayıp da moral veren mini etekli ponpon kızları seyredememiştir.

Atatürk olduğu için; savaş harekâtını son model telsiz (gsm) cep telefonlarından yönetememiştir.

Atatürk olduğu için; ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak adına not alacağı bir tableti, notebooku olamamıştır.

Atatürk olduğu için; kendisine suikast girişiminde bulunacakları dinleme teknolojisi tele kulaklardan yararlanarak öğrenememiştir!

Atatürk olduğu için; beni Türk hekimlerine teslim ediniz diyerek milletine madden yük olmamıştır.

Atatürk olduğu için; mübarek gecelerde meclisinde dini sohbetler yaptırmış, Kuran okutup dinlemiş, Kuranı yorumlatmış, üstelik çağdaş din rehberi ilmihalin yazılmasını sağlamıştır.

Atatürk olduğu için; köylü ile tarlada, esnaf ile dükkânında, millet ile kahvehanelerde sohbet etmiştir.

Atatürk olduğu için; yer sofralarında yemek yiyebilmiştir.

Atatürk olduğu için; öyle görkemli bir Safiye Ayla, Müzeyyen Senar konserleri izleyememiş, masasında söylenen birkaç şarkının ahengiyle neşelenmiştir.

Atatürk olduğu için; Cumhuriyetin ilanından sonra arabaya atlayıp,
sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur atamamıştır.

Atatürk olduğu için;  esasen formasındaki ay yıldızına hayranım dediği, Beşiktaş takımında gönlü olsa da diğer takımlarla kıyaslamalarda bulunmamış, taraftarları tahrik etmemiştir.

Atatürk olduğu için; çevresinde onlarca dünya güzeli kadın olmasına rağmen onlardan birini kendine eş seçmemiştir. Türkiye’nin ulusal menfaatlerinin sağlanması amacıyla, Yunan saflarında bulunan eşkıyaları, başkaldıranları yok etmek üzere, mutaassıp bir aile olan Uşaklıgil ailesinin boydan kısa, yüzden çirkin, huyda kaprisli kızı Latife hanım ile evlenerek, yani o ailenin bölgedeki büyük gücünden istifadeyle düşmanı ve düşmana taraf olanları yok etmiştir.

Atatürk olduğu için; kurmuş olduğu parti olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne muhalefet yapsın, ülkeye demokrasi yerleşsin, diktatörlük yol almasın diye Demokrat Parti’yi kurdurmuştur.

Atatürk olduğu için; çok iyi silah kullansa da, mekânından balkonuna çıkıp, birkaç şarjör mermiyi havaya sıkamamıştır.

Atatürk olduğu için; yüzlerce güzel kadın etrafında fır fır dönerken aklını bir kadının çelmesinden ötelemiş, aşka meşke yaşamında yer vermeyip üstelik de milletine tek eşliliği sistem olarak getirebilmiştir.

Atatürk olduğu için; babasının kadillak otomobilini alıp da asfaltları ağlatmamış, pati çekmemiştir.

Atatürk olduğu için; altın varaklı koltuklarda, köşklerde, saraylarda oturmamıştır.

Atatürk olduğu için; milletin anasını satmamıştır.

Atatürk olduğu için;  milletin alın terini, göz nurunu çalmamıştır.

Atatürk olduğu için; hakkında aleyhinde konuşanlara, yazanlara, çizenlere tazminat davaları açmamıştır

Atatürk olduğu için; bugün böyle yarın şöyle konuşmamıştır, asla “Dün dündür bugün bugündür “ benzeri kıvırtmalarda bulunmamıştır.

Atatürk olduğu için; yabancı devlet adamı kralları ve maiyetlerini askeri kışlalarda tayınla doyurmuştur.

Atatürk olduğu için; şöyle dört başı mamur beş yıldız otellerde zarafetle, ziyafetle, spalar la zaman geçirmemiş, altın gümüş kadehlerde meyler tüketerek zevki âlemler yapmamıştır.

Atatürk olduğu için;  Allah’ın aslanı Hz. Ali’den sonraki Allah’ın başkaca bir aslanı, sarı kurdu, atmacası, şahini, kartalı olup zulmedenlerin üzerine yürümüştür.

Atatürk olduğu için; Kuran’da anlatıldığı üzere İstanbul’un iki kere fetih edileceğine dair işaretin ikinci fetih tarı olmuştur.

Atatürk olduğu için; Yüce Mevla’nın Türk milletine en büyük ödülü olarak nasiplenmiş,  eşsiz ve özel yetkilendirilmiş, padişah değil, milletine kul olmuştur.

Atatürk olduğu için; bu anlatılanların az olduğu, anlatılmaya devam edilse asla sonlanamayacağı kadar üstün vasıfların arşı alada ki tek resulü olmuştur.

Atatürk olduğu için; büyüktür, büyük devlet adamıdır, Gazi Mustafa Kemal’dir, Türk’ün Atası, Atatürk’üdür, bunların gereğidir ki, Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.

Siz hala ona kuru birkaç leblebi meze ile tahta masa üzerinde içtiği birkaç kadeh rakıdan dolayı ayyaş sarhoş diye durun, o hiçbir yurttaşını azarlamamıştır, incitmemiştir, aşağılamamıştır.

Öyle kolay değil!...
Ben, sen, o, biz, siz, onlar kim?

ATATÜRK,  OLAMAZSINIZ Kİ, ATATÜRK KİM, SİZ KİMSİNİZ?”

Zaten bilen biliyor, anlayan anlıyor, kavrayan kavrıyor, sayan sayıyor, seven seviyor.

Gerisi bir avuç teferruat  değil de ne?.

Öner Samanlı
www.ataturksitesi.com-net
Kurucusu ve Editörü
29 Ekim 2010

Dipnot: Bu makalenin orijinal asıllarını aşağıdaki linkli sitelerden takip edebilirsiniz.